'Kanun da neymiş ben RTÜK başkanıyım'

Gezi Parkı eylemleriyle birlikte Türkiye, gerçekleri birkaç televizyon kanalından takip etmek zorunda kaldı. Halkın bağrına bastığı kanallara, iktidar denetimindeki RTÜK ceza üstüne ceza verdi.


Haziran ayıyla birlikte Türkiye ayağa kalktı. Kamuoyu televizyonlara uygulanan sansürü ve gerçek haberciliği işte bu süreçte tüm açıklığıyla gördü. Bazı te-levizyon kanalları dışarıdan bir sansüre gerek kalmaksızın kendi kendini sansürledi. Milyonlar meydanlarda Türk bayrağıyla sokağa çıkarken "penguen belgeselleri" yayınladı. Ancak Türkiye'nin bir de milli kanalları vardı. Ulusal Kanal'ın başını çektiği listede Halk TV, Cem TV, Em TV yer aldı. Devreye Radyo ve Te-levizyon Üst Kurulu sokuldu. Ulusal Kanal ve diğer kanallara milyonlarca lirayı bulan cezalar, kuruldaki AKP'li üyelerin oylarıyla verildi. Cezalara hem kamuoyundan hem de basın örgütlerinden sert tepkiler geldi.
Türkiye'nin milli kanallarına kesilen cezalarla ilgili Türkiye kamuoyu kararını verdi. Sansürlenmek istenen kanalların izlenme oranları üst sıralardan hiç inmedi.
Ancak hakkında hüküm verilmesi gereken bir kurum daha var. O da Türkiye'nin vicdanı haline gelen Ulusal Kanal'ı susturmaya karar vermiş görünen Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, kısa adıyla RTÜK. İşte bu yazı dizisi uzun süredir kapalı kapılar ardına gizlenmiş, bir bölümü kamuoyuna kısmen yansımış, bir bölümüyse ilk kez ortaya çıkan gerçekleri ele alıyor. Objektifleri bu kez RTÜK'e çeviriyor, RTÜK Dosyası'nın kapağını aralıyoruz.
RTÜK'te organize işler
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Gezi Parkı'yla başlayan protesto dalgasını kamuoyuna duyuran televizyonlara kestiği cezalarla Türkiye'nin gündemine geldi. Bu süreçte dikkatleri çekmeyen kurumsa RTÜK İzleme ve Değerlendirme Dairesi'ydi. Daire uzun süredir ciddi çalkantılar yaşıyordu. Dairenin daha önce başkanlığını yürüten Cengiz Özdiker görevden alınmış, yerine Abdullah Gül'ün yeğeni Halil İbrahim Gül atanmıştı.
Özdiker, RTÜK'ün bu kararına karşı hukuk yollarına başvurdu. Danıştay ve Bölge İdare Mahkemelerinden göreve iade kararları aldırdı. Öyle ki Ankara 21. Asliye Ceza Mahkemesi, eski RTÜK Başkanı Zahid Akman ve mevcut başkan Davut Dursun ile bazı RTÜK üyelerine "görevi kötüye kullanmak" suçundan 2,5 yılın üzerinde hapis kararı verdi.
Polis Akademisi'nden RTÜK'e
İşte bu süreçte Özdiker'in yerine daha önce Polis Akademisi'nde görev yapan Nurullah Öztürk atandı. Özdiker hakkını yine yargıda aradı. Danıştay 5. Dairesi, Öztürk'ün İzleme Dairesi'ne atanmasında hukuka aykırılık bulmayan yerel mahkeme kararını bozdu. Yerel Mahkeme de RTÜK'ün atama işlemini iptal etti. Yasa ve yargı kararlarına karşı ısrarını sürdüremeyen RTÜK'ün AKP'li üyeleriyse Nurullah Öztürk'ü görevden almak zorunda kaldı.
Ancak devreye RTÜK Başkanı Davut Dursun girdi. Dursun, Üst Kurulun diğer üyelerinin haberi olmaksızın sessiz sedasız Nurullah Öztürk'ü aynı göreve, RTÜK İzleme ve Değerlendirme Dairesi başkanvekilliğine atadı. Dursun böylece asaleten görevden alınan kişiyi vekaleten aynı göreve atamış oldu.
Dursun'un yargı kararları ve yasaya rağmen attığı bu adımın sırrı sonra anlaşıldı. Öztürk'ün vekalet ettiği daire, tüm Türkiye'nin kilitlendiği eylemleri canlı yayınlarla veren kanalları yakın takibe aldı. Dairenin hazırladığı İzleme Raporlarıyla Ulusal Kanal'a başta olmak üzere birçok kanala milyonlarca liralık para cezaları kesildi.
Oysa Nurullah Öztürk'ün, bırakın hazırlanan izleme raporlarını onaylamasını, o dairede bir görevi bile hukuken yok.

http://www.aydinlikgazete.com/mansetler/27386-kanun-da-neymis-ben-rtuk-baskaniyim.html

,

0 comments

Write Down Your Responses

About Me

Powered by Blogger.

Blog Archive