Gökhun Göçmen yazdı: AKP şimdi ne yapacak?
Günlerden
bir gün turist kafilesi Maya Tapınaklarını ziyarete gider, malum
bilmedikleri bir coğrafyadır ve görmek istedikleri yere ulaşmaları için
sarp yolları tırmanmaları gerekmektedir. Kendilerine rehberlik etmeleri
için yerlilerle anlaşırlar, epey süre giderler ve bir süre sonra
yerliler oturup beklemeye başlarlar. Bu mola süresi uzayınca turistler
neden bu kadar beklediklerini sorarlar. Yerlilerin verdiği cevap
çarpıcıdır; ” Her şey o kadar hızlı ilerledi ki ruhumuz hareketlere
yetişemiyor”.
Bizimkisi
de o hesap. 17 Aralık’tan sonra her şey o kadar hızlı ilerliyor, o
kadar fazla haber bombardımanına maruz kalıyoruz ki ne yapmak
istediğimizi unutmaya başladık, daha da önemlisi o kadar fazla
manipülatif habere maruz kalıyoruz ki sis perdesi içinde geleceği
kestiremiyoruz. Kasetler, tapeler, belgeler, aranamayan tırlar, basılan
dernekler, aranan oğullar, istifa eden babalar, görevinden alınan
polisler, bildiri dağıtan savcılar, kumpasçılar ve hırsızlar.
Anlayacağıniz gökkubbenin altında tam bir karmaşa var. Ne güzel ! Ancak
bu haberlere heycanlanmak yerine geleceğin senaryolarını okuyabilmek
daha önemli. Yazımızın amacı tam da bu. Zihnimizi bulandıracak
ayrıntılara girmeden 4 soru soracağız ve yanıtlarımızda bizi nelerin
beklediğini okumaya çalışacağız.
Takdir
edersiniz ki tüm odakalara ilişkin kalem oynatmak gereğinden fazla yer
kaplar ve okuyucu için metni çekilmez kılar. Dolayısıyla ilk yazımızı
sadece AKP Şimdi Ne Yapacak bölümüne ayıracagız sonrasında ise hafta
içersinde birbiriyle tutarlı biçimde sırasıyla Cemaat, CHP,MHP ve
BDP-KCK ve nihayet Devrimciler Ne Yapacak sorularını soracağız.
1) AKP ŞİMDİ NE YAPACAK?
AKP
kaybetti. İşe buradan başlamak, ilk bu cümleyi kurabilmek
önemli.Seçimlerde galibiyet alsa da, koltuklarını, oğullarını korusa da
kaybetti. Bunun çeşitli sebebleri var, gelin inceleyelim ;
A.
Uluslararsı Konjonktür: Devlet krizi patlak verdiği günden bu yana
tekrarladığımız gerçek ; küçük resme bakanların yolsuzluğu, büyük resme
bakanların (terime hiç katılmasam da) ”paralel devleti” daha büyük resme
bakanlarınsa işbirlikçiliğin Ortadoğu’dan püskürtüldüğünü
görecekleriydi.Hakikaten öyle oldu. AKP’nin emperyalistlerin marifetiyle
oluşturduğu ajandası ıskartaya çıktı.Bilinen gerçek ABD’nin sunni
merkezli körfez hilaline kadar uzayan ittifağının geçersiz hale
gelmesidir.Bu ” başarının” ardında şüphesiz Suriye halkının vatan
savunması, Rusya’nın Libya dramından ders çıkarması, İran’ın diplomasi
yolunu etkin kullanması, Çin’in tarafsızlaştırıci etkisi, Nasrallah’ın
kaderini Suriye halkıyla birleştirmesi var. Unutmadan, paralı şeriatçı
çetelerin çetrefilli yapısı ve ahmaklığı da eklenmeli. Bütün bu
saydığımız etmenler emperyalist odakları püskürttü. Amerikan siyaseti
kıvraklığıyla bölgeye dair siyasetlerini yeniledi lakin ”hantal” ve
”taşra kurnazı” dostu bir süre daha eski kartlarla oynamaya devam etti.
Sonuç acıklıydı ; şark kurnazlığıyla Paris’te Amerikan siyasetine
bağlılığını ilan eden Türkiye’nin yardım dernekleri basılıyor ve
tırlarda El Kaide’ye giden silahlar ilan ediliyordu. Yani Erdoğan ne
anti-emperyalist olabiliyordu ne de söz verdiği gibi stratejik müttefik.
Gelelim Körfez ülkelerine onlar da memnun değildi. Neticede tefe
koydukları ”şii” İran’ın paralarını aklayan devlet ne kadar güvenilir
olabilirdi ki? Fiyaskonun bu boyutu El Arabiya’nın genel yayın yönetmeni
tarafından 16 Ocak’ta işlendi.
Peki
AKP şimdi ne yapacak? Yapmaya çalıştığı ; Japonya’da ilan ettiği gibi
bölgeyi tahkim etme haylinden vazgeçmek ve ivedi şekilde başını okşadığı
terör gruplarıyla ilişiğini kesmek. Ancak, boğazına kadar kirli
ilişkilere batmış ve yangının dibinde olan hükümet için bu kolay olacak
gibi gözükmüyor. Cemaat ise yakaladığı yakayı kolay bırakamaz. Diğer
taraftan kıymeti kendinden menkul düşmanlar yaratarak ayakta kalmaya
alışmış hükümet için aynaya bakmak kolay değil. Şansları alternatifsiz
olmaları.
B.
Yaklaşan Ekonomik Kriz: Wall Street Journal ve Financial Times’ın
haftalardır sayfalarına taşıdığı olgu Türkiye’nin ‘kırılgan beşli’
kümesinin en zayıf halkası olduğu.Peki nedir bu kırılgan beşli? Bu
tanımlama Amerikan Merkez Bankasınin ( FED) tahvil alımlarını
azaltmasıyla birlikte krize düşmesi muhtemel ülkeleri içeriyor. Sıcak
para ekonomisine dayalı Türkiye’nin en iyimser senaryoda bile dış
borçlarını ödemekte zorlanacağını biliniyor. Dolar’ın durumu ortada
işte. Kötü senaryo ile yabancı yatırımların kesilmesi ve varolanların da
cekilmesi muhtemel.
Para
işleri hayatın damarı, bizim kültürümüzde ‘kasa atmanın” karşılığı da
malum. Peki AKP ne yapacak? Görünür de ‘faiz lobisi” suçlamaları dışında
pek bir şey yok. TUSİAD ve TUSKON mızıldanıyor. Bu arada F.Gülen’in ses
kayıtlarından öğreniyoruz ki devlet babanın kucağında büyüyen düşman
kardeşler arasında etkin bir haberleşme ağı mevcut. Kaderlerini birlikte
çiziyorlar. Ne muhteşem bir sınıf kardeşliği! Sağlıklara duacılar ve
tabiatları itibari ile hastalıklılar.
C.
Cemaatin Kudreti: Bakmayın basın toplantılarındaki şaşkınlığa ya da
”cici” köşe yazarlarının ağızlarının açık kaldığına, düpedüz her şey
biliniyordu. Ne istedilerse vermişlerdi ve nereye getirdiklerini hepsi
biliyordu. Dolayısıyla şu ‘ paralel devlet ‘ saçmalığına son vermek
gerekir. Gün gibi ortada olan iktidar bloğunun karpuz gibi yarılmasıdır.
Ve biz söylemiştik gibi olmasın ama karpuzun içi geçmiş, kimse yemez
artık.
Peki
AKP bu örgüte şimdi ne yapacak? Nereye kadar atayacak ya da görevden
almaya devam edecek? Bu adamlar idari mahkemenin kararlarıyla geri
dönmeyecek mi? Bütün bunlar ihtimal dahilinde ve görevden alınanın da
görevden alınması gibi fasit bir daire krizi derinleştirir. Dolayısıyla
bu bürokratik tasfiyelerle el ele gidecek olan psikolojik harekatın
derinleşmesi olacaktır. Ah bir de cemaatin elindeki kartları bilse..
Diyeceğim şu ki AKP beklemek zorunda, çünkü ne kadar kafa tuttuğu yapı
onlar kadar çamura batsa da güdük demokratik mekanizmalara hesap verecek
olan nihayetinde seçilmişlerdir. Adım adım yapacağı Ergenekon savcıları
ve işleyiş süreci, merkezi sınav sorularının hırsızlıkları, Hrant Dink
suikastinde cemaate yakın olduğu söylenen Ramazan Akyürek ve BBP
üzerinden cemaatin üzerine yürümektir.
D.
İttifaklar Meselesi: AKP’nin belki de hamle yapabildiği tek cephe
burası. Felce uğramış devlet aygıtının kumandasına sahip olsa da siyasal
iktidar bakımından belirleyici olan ittifaklar meselesidir, meşruluğu
oradan alırlar. Yolsuzluklarla sarsılan vitrini kırılmış AKP’nin de
yapmak istediği eski ortağının tezgahını dağıtmak. Bu dagılmış pazar
yerinden heybenize hakkınızı/doğruları doldurabileceğiniz gibi müflis
tüccarın ortağı olarak da ayrılabilirsiniz. Gelin müflis tüccarın ortak
etmek istediği harekete dair yürüttüğü politikaya bakalım ( BDP ve KCK
cephesindeki durumlar Kürt Hareketi Şimdi Ne Yapacak başlıklı yazıda
hafta içinde incelenecek) ; AKP’nin Kürt meselesine yaklaşımı özetle,
hayal ettikleri düzlemde bu ateş coğrafyasında kendileri için ateşten
kestaneleri alacak bir enstruman inşa etmek üzerine kuruluydu. Abdullah
Öcalan’da görüşmelerde bu müthis projenin mimarı Fidan’a sahip çıkıyor,
Newroz günü açıklanan meşhur mektubunda İslam bayrağı altında birleşmek
ve yeniden Misak-ı Milli vurgusu yapıyordu. AKP’nin süreci inşası ise
Paris Suikasti gibi yıpratışlarla ve ödünlerle oldu. Rojova meselesi ise
araya giren kama idi. Erdoğan ”Megri Megri” günlerinde hem PKK’ye
Barzani üzerinden tek önder olmadığının mesajını veriyor hem de akacak
petrol denizinde gemicikler yüzdürme hayali kuruyordu. Yüzdüremedi.
Masaya malum gündemle tekrar oturdu. İlkin yapmak isteyeceği pamuk
ipliğine bağlı ittifakını güçlendirmek olacak. Bu sefer Irak merkezi
hükümetiyle arayı düzeltmek isteyecek ve dış politikasını resetlemeye
çalışırken Rojova düşmanı terör gruplarını destekleyemeyecek. Ancak
geçmişin günahlarını boynunda taşıyan AKP için bu iş öyle kolay değil,
Paris suikasti gibi belgelerle akamete uğratılabilir. Diğer taraftan
hareket yerel seçimler ve cemaatin hızla tasfiye edilmesi vesilesiyle
hem alanda hem sandıkta da başarılı olcak gibi. Burada altının çizilmesi
gereken yer bunun bir pazarlıktan ziyade, bir tür kader ortaklığı,
eskiyen iktidar bloğuna katılma çabası olduğu. Geçerlilik süresi de
AKP’nin raf ömrü kadar. Yani müflis müflistir ve nihayetinde inilecek
durak hayak kırıklığıdır. Yanlış anlaşılmasın KCK davalarındaki kumpaslı
hukuksuzluklar düzeltilmeli ve yasal siyaset her koşulda sürdürülmeli.
Kastımız AKP ile siyaseten bir örnek giyinen, kaderini onlarla
birleştiren hareketedir.
Bu
vurguları yapmamızın ve sınırları belirginleştirmemizin amacı AKP’nin
ittifak arayışında Ergenekon ve Balyoz davalarına eğilmesi. Yapmak
istediği büyük ihtimalle hukuksuzluğun en billur haliyle gözüktüğü
Ergenekon davası üzerinden cemaate vurmak. Bu olgunun içsel dinamiği.
Bir de bu hukuksuzluğu yıllardır teşhir eden, 19 Mayıs’lardan 29
Ekim’lere, Silivri önlerinde barikat yıkan kuvvetli bir yapı var. Bu
devrimci anlayış Gezi’de Türk bayrağı görünen her yerdeydi ve açıktır ki
Türk bayrağı taşıyanların gözü Ulusal Kanal’da, kulağı kendileri gibi
bayrak taşıyan TGB’li gençlerde idi. İktidar bloğuna yapılan bu
müdahaleleri görmezden gelirsek hakim sınıfları yıkılamaz sanırız ki bu
tahlil yeteneğimizi sakatlar. Bu iki olgunun sonucu olarak AKP belirli
adımlar atmaya mecbur. İlk kertede planı kendi mezarını kazacağı güçleri
yani politik önderleri hapiste tutarak komutanları Yüce Divan yoluyla
dışarı çıkarmak. Böylece ‘fiyaka” kurtarılmış olacak, ulusalcılar
nezdinde bir meşruluk kazanma şansı da doğacak. Plan bu. Ancak CHP
seçmeninin İşçi Partisine yakınlığı, İşçi Partisinin sokaklara
hakimiyeti, yayın konusunda vuruculuğu, komutanların ve siyasi
önderlerin arasındaki dayanışma hesaba Feyzioğlu’nun pratik önerisi ile
birleşerek katılınca dengeler değişiyor. Bunlar AKP’nin gördükleri. İşçi
Partisinin ne yapacağı ise muktedirlerin felaketine yol açabilir.
Çelişkiden
yararlanan ve düzenin restorasyonuna fırsat vermeyecek politik ajandaya
sahip devrimci hareket yazı dizisinin bir diğer başlığı ve meraka
değer.
AKP’nin
şimdi ne yapacağını kısaca ifade etmeye çalıştık. Medya, diğer
cemaatlerle ilişkisi, haberleşme ağlarına vs . Sansürü hepnizin malumu
zaten. Umarım yazının sınırlı da olsa bir katkısı olmuştur.
Sağlıcakla.
0 comments
Write Down Your Responses