Türkiye Komünist Partisi'nin
çağrısıyla Kadıköy Altıyol'da 'Savaşa hayır' demek üzere yüzlerce kişi
toplandı.
TKP'nin çağrısıyla yapılacak
basın açıklamasına katılmak üzere bir araya gelen yüzlerce kişi, "Katil
ABD Ortadoğu'dan defol", "Katil ÖSO, Katil AKP",
"İşgalciler her zaman kaybeder", "Bu memleket bizim, kahrolsun
emperyalizm" sloganlarıyla yürüyüşe geçti.
Yürüyüş kortejinin Rıhtım'a
ulaşmasıyla Suriye'ye yönelik operasyon hazırlıklarına tepki açıklamaları
yapıldı.
'Türkiye'yi bu utançtan
kurtaralım'
İlk olarak TKP İstanbul İl
Komitesi'nden Ahmet Yenil konuşarak, "ÖSO'cu çeteleri bizim sınırımızdan
geçirerek Suriye halkının üzerine saldılar. Sandılar ki halk buna ses
etmeyecek, ancak Haziran Direnişi'nde boyun eğmeyeceğimizi gösterdik. Halka
sormadan şimdi de Esad'ı düşürmeye çalışıyorlar. Halka sormadılar. Ama biz
sorduk, Türkiye halkı "savaş istemiyoruz, kardeşimize kurşun sıkılsın istemiyoruz"
diyor. Şimdi savaş kapıda, bazı ülkeler gün veriyor. İlk görevimiz Türkiye'yi
bu utançtan kurtarmak, sokaklara dökülmek ve örgütlenmektir" dedi.
'Direnişi mumla ararsınız!'
Barış Derneği Genel Başkanı
Aydemir Güler ise yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"Kanallara bakarsanız, Obama
gazetecilerle toplantı yapıyor, başka kanalda Tayyip konuşuyor, sonra sazı
Davutoğlu alıyor... Kardeşler, tek konuşan onlar değil, dünyanın her yerinde
savaşa karşı konuşan, sokaklarda direnenler var.
Bu ateşi yakarsanız, bu ateş önce
sizi yakar. Türkiye halkını Suriye'ye düşman edemezsiniz. Zaten şu ana kadar
elinizden gelenleri saldınız, bombalar attırdınız. Bütün dünya bir araya
geldiniz, Suriye'yi terör cehennemi haline getirdiniz. İngiltere, ABD halkı
Suriye'ye düşman olacak, çok beklersiniz. Hele Türkiye halkı Suriye'ye düşman
olacak, çok beklersiniz. Beklemekle de kalmayacaklar, hele bir adım atsınlar,
uyarımızı dinlemeyip adım atsınlar. 31 Mayıs gecesini, Taksim direnişi mumla
arattırırız onlara.
Barış gününde 'barış ne güzel,
savaş ne kötü' demek yetmiyor. Dünyanın her yerinde ayağa kalkmak gerekiyor.
Eğer Türkiye ayağa kalkacaksa, Erdoğan'ı götürecek. Savaşa hayır demek tayyip
istifa demektir."
Erdemol: İzin vermeyeceğiz
Gazeteci Mustafa Kemal Erdemol,
yaptığı konuşmada şunları söyledi:
"Suç ortakları pastayı
bölüşmek için hazırlık yapıyor. AKP yalnız değil ÖSO var, işbilikçiler var.
Sanıldığı gibi büyük bir saldırı
olmayacak. Operasyonu yapmak kolay olmayacak. Esad çok güçlü, halkını gücü var
yanında. Savaşı en çok Türkiye istiyor kuşkusuz , buna izin vermeyeceğiz.
Suriye halkıyla birlikte izin vermeyeceğiz bu işgale."
'Hatay 2 senedir direniyor'
Hataylı bir kadın olan Nuray
Yenil ise konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
"Bölgemizde savaş
çığırkanlığının bu kadar yaygınlaştığı günlerde sizinle olmaktan çok mutluyum.
Hatay 2 senedir direniyor savaşa. Hatay'da farklı mezhepler, etnik kökenli
insanların bir arada yaşamasından gurur duyduk. Ama AKP iktidarı halkları
birbirine kırdırmaya ve Suriye'ye düşman kesilmesini istediler. Ancak Antakya
Samandağ Reyhanlı halkı duyarlı oldu. Halklar bu dönemde sesini daha gür
çıkaracaktır. Hatay halkı Haziran Direnişi'nde direnmiştir, dik durmuştur. 2 evladını
kaybetmiştir. Onları burada anıyorum."
Balyoz davasından 18 yıla mahkum
olan ve emekliye sevkedilen Koramiral Erenoğlu "Bizleri tasfiye edenlerin
içinde silah arkadaşı maskesi takan ve komplocularla işbirliği yapan hainler
var" dedi.
Balyoz davasından 18 yıl hapse mahkum olan ve son YAŞ
toplantısında emekliye sevkedilen Güney Deniz Saha Komutanı Koramiral Can
Erenoğlu, tutuklu bulunduğu Hadımköy Askeri Cezaevinden veda mesajı yayınladı
ve silah arkadaşlarına sert göndermelerde bulundu.
Emeklilik kararı ile birlikte 46
yıldır taşıdığı üniformasını çıkarmak zorunda kaldığını belirten Erenoğlu
avukatı aracılığıyla yayınladığı mesajda ‘’ Deniz Kuvvetlerini suç şebekesi
gibi gösteren ve bizleri tasfiye edenlerin içinde, silah arkadaşı maskesi takan
ve komplocularla işbirliği yapan hainler de vardır’’ dedi. Balyoz davasını
‘’Asrın iftirası’’ olarak niteleyen Erenoğlu mesajında şöyle dedi:
HÜNERLİ KAHPELER: Aldatma ve
kalleşlik sanatlarının hünerli kahpeleri tarafından üretilen iftiralara
istinaden, 14 Eylül 2011 tarihinde Güney Deniz Saha Komutanı iken haksız,
hukuksuz, adaletsiz ve vicdansız bir şekilde tutuklanarak esir alındım. YAŞ kararı
ile en temel hukuk ilkelerinden biri olan masumiyet karinesi hiçe sayılarak
yargılama süreci sona ermeden 30 Ağustos 2013 tarihi itibariyle emekli edildim.
SESSİZ KALDILAR: Benim için üzücü
olan, bu davanın siyasi bir dava olduğu ve komplo ile TSK’nın Atatürkçü, aydın,
yurtsever ve saygın personelinin tasfiyesinin hedeflendiği ve delillerin
düzmece ve iftira olduğu bilinmesine rağmen, sahip çıkması gerekenlerin,
olmayan yargı ve hukuka güvendiklerini söyleyerek bizleri yalnız bırakması,
toplu tutuklamalar ve keyfi yargılamalara, dünyada örneği görülmemiş kin ve
nefrete dayalı ‘bir hesaplaşma’ için darbeden nefret eden masum insanlardan
intikam alınmasına sessiz ve kayıtsız kalmasıdır.
MASKELİ HAİNLER: Daha vahim olan
ise Deniz Kuvvetlerini iftiralarla cuntacı, terörist, fuhuş, casusluk ve şantaj
yapan, Amirallerine suikast planlayan, suç şebekesi gibi gösteren ve bizleri
tasfiye edenlerin içinde silah arkadaşı maskesi takan ve komplocularla
işbirliği yapan hainlerin bulunmasıdır. Bir başka bir üzüntü kaynağım da,
bildiklerini açıkça ortaya koyamayanlar ile her türlü güçlüğe göğüs gererek
sadakatle görev yaptığımızı ve suçsuz olduğumuzu bilenlerin de üniformamızı
çıkarmamıza onay vermeleri olmuştur.
BEDENİM TUTSAK AMA: Esaret
günlerimde ruhum ve düşüncelerim hapsedilemedi. Mustafa Kemal’in Cumhuriyet
Donanması’nın bir Amirali olarak bedenim tutsak olsa da, düşüncelerim ve ruhum
sonsuza dek hür kalacaktır. Hain bir komplo sonucu iftira ve yalanlarla
özgürlüğümden mahrum bırakılmam, devletin birliği ve ülke bütünlüğü için hayatı
pahasına görev yapan Türk Deniz Kuvvetleri’nin onurlu bir Amirali olarak masum
olduğum gerçeğini asla değiştirmeyecektir.”
Milli Görüş ve Saadet Partisi'nin
yayın organı olan Milli Gazete çok tartışma yaratacak bir manşetle
okuyucularının karşısına çıktı.
Gazete, Sabah'tan Takvim'e,
Star'dan Zaman'a kadar yandaş medyanın savaş tamtanlığı manşetlerini afişe
etti.
Milli Gazete bugün okuyucularının
karşısına "En Kanlı Medya" başlığıyla çıkarken, yandaş medyaya şu
sözlerle yüklendi: "Başta ABD olmak üzere Haçlı ittifakının Suriye'yi,
aynı Irak'ta olduğu gibi, işgal etmesi beklentisi içine giren ve daha ilk
günden buna çanak tutan Türk basını, Amerika ve avanesinin bölgedeki yeni bir
işgaline daha adeta davet çıkararak büyük bir utanca imza atıyor. Hükümetin
yanlış politikalarına destek uğruna işgal çığırtkanlığı ayyuka çıkanların
manşetleri, birer ibret vesikası olarak akıllara kazınıyor.
"İşte Milli
Gazete'nin o manşeti:
Tayyip Erdoğan 30 Ağustos
Resepsiyonu'nda Suriye'ye yönelik askeri operasyon olasılığını değerlendirdi.
Tayyip Erdoğan, "Meclis'i olağanüstü toplamaya gerek yok. Sınırlı bir
müdahale bizi tatmin etmez. Kosava'daki gibi olmalı" dedi.
ABD Dışişleri Bakanı John
Kerry'nin açıklamalarını da değerlendiren Erdoğan, "Kerry'nin açıklamasına
bakılırsa G-20 zirvesi öncesi müdahale olabilir" diye konuştu.
Erdoğan tezkere tartışmalarına da
değindi: "Tezkereye şu anda ihtiyacımız yok. 4 Ekim'e kadar. Şu andaki
süreç Meclis zaten tatilde. Olağanüstü toplantıya gerek olur mu olmaz mı Bunu
Sayın Cumhurbaşkanımızla da görüşürüz. Meclisin kapalı olduğu dönemde
Cumhurbaşkanımızın yetkisi var."
AOÇ’nin SİT özelliği kaldırılıyor
TMMOB Mimarlar Odası Ankara
Şubesi Atatürk Orman Çiftliği’nin (AOÇ) SİT alanı olmaktan çıkarılmak
istendiğini ve AOÇ’ye ait alanda bulunan Devlet Mezarlığı tören giriş alanının
değiştirildiğini açıkladı.
Mimarlar Odası Ankara Şube
Sekreter Üyesi Tezcan Karakuş Candan, Başbakanlık Hizmet Binası’nın yapılması
için 1. derece SİT alanı olan AOÇ’nin 3. dereceye düşürüldüğünü, bununla ilgili
davalar devam ederken, tarihi çekirdek alanda SİT’in tamamen kaldırılmak
istendiğini ifade etti. Başbakanlık Hizmet Binası’nın yapılmasıyla birlikte
AOÇ’nin güvenlik nedeniyle halka kapatılacağını belirten Candan, “Bunun ilk
örneği Devlet Mezarlığı” dedi.