Maalesef her adımı NATO'ya göre düşündük
Bir devletin ordusuna böyle bir
şey yapabileceği hiç kimsenin aklına gelmezdi. PKK'ya karşı Silahlı
Kuvvetler'in kontrol altına alması gerekiyordu. Ergenekon, bunun için yapılmış
bir tertiptir.
Emekli Korgeneral İsmail Hakkı
Pekin, Ergenekon Davasında iki yıla yakın Silivri'de tutsak kaldı, 5 Ağustos'ta
tahliye oldu. Son görev yeri Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanlığıydı. Geçen
YAŞ kararları öncesinde tırpanlanan üst komuta kademesindeydi. Emekli oldu,
İnternet Andıcı davasından 23 ay hapis yattı, duruşmalarda "belge
gerçektir" dedi. Silivri'deyken gazetemizin yazarları arasına katılan
Pekin'le özgürlüğüne kavuştuktan sonra Ergenekon sohbeti yaptık.
Ergenekon Davasını nasıl
değerlendirirsiniz?
Bir devletin ordusuna böyle bir
şey yapabileceği hiç kimsenin aklına gelmezdi. Türkiye'de birinci sorun PKK
sorunuydu, bunu Silahlı Kuvvetler'in kontrol altına alması gerekiyordu.
Dolayısıyla askeri vesayeti önlemek, Silahlı Kuvvetler'in siyasi nüfusunu
azaltmak için bir şeylere ihtiyaç vardı. Ergenekon, bunun için yapılmış bir
tertip.
Başında bunu görmediniz mi?
Belki başlarda çok farkında
değildik, ama sonra gördük. Ancak Silahlı Kuvvetler'in yine de yapılacaklar
konusunda olanaklar kısıtlı. Sonuçta, Genelkurmay Başkanı Başbakan'a bağlı. Ne
yapabilirsiniz? Konuşabilirsiniz. Ama konuşmak sonuçta bir şey ifade etmiyor.
Türkiye'de daha 2007'de Silahlı Kuvvetler'in kontrol altına alınması zaten
tasarlanmıştı. Neden 2007'den evvel çıkmadı? Mahkemelerde gördük: Ergenekon'la
ilgili konular MİT'in 2003'de hazırladığı bir belge, önce Genelkurmay
Başkanlığı'na, sonra Başbakan'a sunulmuş, 2006'da tekrar Genelkurmay İstihbarat
Daire Başkanlığı'na sunulmuş... Neden 2003 yılı Ekim-Kasım ayı? Tuncay Güney'in
2001'de ifadesi alınmış. Sonuçta Silahlı Kuvvetler'i etkisiz hale getirmek,
ülke yönetiminde Silahlı Kuvvetler'in nüfusunu azaltmak, siyasete müdahalesini
ortadan kaldırmak üzere hazırlanmış. Mahkemelere sokulmak suretiyle
halledilmiş... Ergenekon böyle bir şey.
NATO'nun etkisi ne oldu?
Türkiye NATO'ya girdikten sonra
istihbaratı, her şeyi NATO'dan geliyordu. Akademideki eğitimimiz de dahil
oradan alıyorduk. Öyle olunca, hep onların kafasıyla, onların gözüyle baktık.
Bu, ister istemez kopukluk yaratıyor. Kendi sorunlarınızdan uzaklaşıyorsunuz.
Sonuçta NATO'dasınız, diyelim Varşova Paktı'nın taarruzu var, siz ülkenizden
çok NATO'nun ön karakolu durumundasınız, ileri karakolusunuz. Önce siz
muharebeye giriyorsunuz. NATO sana nerede "savun" dediyse orayı
savunuyorsunuz. Hangi şeyleri söylemişse, onları yapıyorsunz. Uyguladığınız
taktikler, strateji falan hep onlara ait. Orası açık ve net. Sizin vücudunuzda
başkasının kafası var, o kafayla düşünüyorsunuz. Biz öyle bir durumdayız,
maalesef NATO'nun böyle bir özelliği var.
Askerde genel bir NATO hayranlığı
var mı?
Bence NATO'ya girmek ordunun
standartlarını yükseltmiştir. Ama milli düşünemedik. Milli düşünmeyi kaybettik.
Mesela Almanlar, NATO içinde kendilerini düşündüler, biz onu beceremedik. Her
şeyimizi NATO'ya göre düşündük.
TSK bu süreçte yalnız kaldı mı?
Türkiye 2007 yılına geldiğinde
Silahlı Kuvvetler'in yaptığı darbeler de var. Hele son 28 Şubat'tan sonra
Silahlı Kuvvetler'in otoritesi kalmadı. Silahlı Kuvvetler, dünyanın her yerinde
de öyledir. Yeniçeriler, padişaha karşı çıktıklarında mutlaka ulemayı yanlarına
almışlardır. Silahlı Kuvvetler, tek başına hiçbir şeydir. 12 Eylül'de herkesi
küstürmüş, gazetecileri, aydınları hapse atmış, halkın değerlerinden
uzaklaşmış, baş örütüsüyle uğraşmış... 2007'ye geldiğimizde Silahlı Kuvvetler
yalnızdı. Tek başına bir şey yapması imkansızdı. 2007'de laf söylediği zaman
dinletecek durumda değildi.
ABD bu süreçte nasıl bir rol
oynadı?
ABD'nin darbelerde mutlaka payı
vardır. Sonuçta her darbe olduğu zaman paraya ihtiyaç var. Silaha ihtiyaç var.
Hava Kuvvetleri büyük ölçüde ABD'ye bağlıdır. Bizdeki darbelerden ister istemez
haberleri vardır. Uçakların bazı parçaları saatle değişir, çok büyük paranız
olması lazımdır. İran'da mesela '79'da devrim oldu, bugün uçaklarını uçuruyor,
ama büyük paralar harcıyor. Türkiye bunu yapacak güçte değil. Amerikan
istihbaratı CIA, Türkiye'de çok etkili olmuş, hatta bir dönem MİT'le altlı
üstlü katlarda aynı binada çalışmışlar. Şu anda da Türkiye'de CIA ve MOSSAD'ın
çok geniş bir teşkilatı olduğuna, geniş bir ajan kitlesi olduğuna inanıyorum.
"Ajan" demek, ille James Bond demek değil, bizim içimizde de devşirilmiş
bir sürü insan vardır. Türkiye'yi kesinlikle boş bırakmazlar.
'Mahkum edebilirdi ama uzak durdu
Ergenekon sürecinde TSK açısından
kırılma noktası ne oldu?
Bence en büyük hata, 27 Nisan'da
gece yarısı verilen bildiri... Pek çok tepki topladı, Silahlı Kuvvetler de
tepkinin arkasında duramadı. Bir şey diyorsanız arkasında duracaksınız, ya da
yazmayacaksınız. Durduğunuz zaman da cezasını göze alacaksınız. Ondan evvel de
2005'de Şemdinli, 2006'da Özel Kuvvetler'le ilgili Atabeyler çetesi vardı,
oralarda da "ordu" dediler. Bütün bunları görerek bilerek programı
yürüttüler. Silahlı Kuvvetler'in yapacağı bir şey yoktu. En fazla Başbakan'la
görüşürdü... Eskiden olduğu gibi "kardeşim bunu böyle yapacaksın"
demek gibi bir gücü yoktu. Belki, bu olay ilk çıktığı zaman bunları kendisi
mahkum edebilirdi. Ergenekon dahil, yapabilirdi, yapmadı. Böyle bir şeyden uzak
durdu.
Ergenekon'un geleceğini nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Dava bitti. Bence iki büyük
yanlış, Danıştay davası ve Cumhuriyet'e bomba atılması davalarıyla
birleştirilmesidir. Buradan bile bozulması gereken bir dava. Atfedilen suçlarla
delillerin hiçbir alakası yok. Delillerin tamamı sanal, kurgulanmış deliller.
Doğu Perinçek'i, oğlunu, Yalçın Hoca'yı hepsini orada tanıdım. Birbirini
tanımayanlardan örgüt olur mu? Cezalar da onu gösteriyor: Dava gerçekten iflas
etmiştir. İnsanları 5-6 yıl yatırınca 117 yıl falan vermek durumundaydılar,
verdiler. Yargıtay'dan dönecektir.
21 Ağustos 2013 Çarşamba 13:34
Füsun İKİKARDEŞ/Aydınlık
0 comments
Write Down Your Responses