Unutturamazsınız
George Orwell’ın ünlü 1984
romanını okuyanlar bilir:
Romanın kahramanı Winston
Smith’in gözünden, tarihin ve gazetelerin günün ihtiyaçlarına göre nasıl
yeniden yazıldığını görürüz.
İşte bugün Cemaat 1984 romanını
hayata geçiriyor.
Kurdukları “Big Brother”
düzeninin uzantısı olan medyasında tarih yeniden yazılmaya çalışılıyor.
Ama arşivleri yakamadılar henüz.
Sırıtıyor bu omurgasızlık.
Neyi mi kastediyoruz?
Zaman’ın bugünkü manşetine
bakalım:
Neymiş; “AP'den basın hürriyeti
ve HSYK uyarısı” geliyormuş.
Avrupa Parlamentosu, hazırladığı
Türkiye raporunda basının, büyük şirketlere ait olmasından ve artan
otosansürden rahatsız olduğunu dile getiriyormuş.
Bir de twitter’da kampanya
başlatmışlar: “Hür Basın Gerçek Demokrasi”ymiş!
Bugün AKP ile girdikleri iktidar
savaşında hükümeti köşeye sıkıştırmak için uluslararası destek almanın yolunu
“basın özgürlüğünde” bulmuş durumdalar.
Ama dedik ya; arşiv unutmuyor.
Unutmuyoruz; neden cezaevine
atıldığımızı.
Unutmuyoruz; Silivri zindanına
atıldığımızda yazdıklarını.
Unutmuyoruz; yalanlarını,
operasyonlarını, tetikçiliklerini.
Bu sitenin tüm yöneticileri sırf
gazetecilik yaptı diye; sırf kimse Cemaat’in C’sini söyleyemiyorken Cemaat’in
karanlık yönlerini afişe etti diye; sırf yalanlarını, hukuksuzluklarını,
devlet içinde nasıl örgütlendiğini
belgeleriyle yayınladı diye hapse atıldı.
O Cemaat’in polisleri, savcıları,
hakimleri ve medyasının işbirliğiyle; alçakça bir komployla özgürlüğümüz
elimizden alındı.
Aylarca tepindiler; “Onlar
gazeteci değil, terörist” manşetleri attılar.
Bugün sığındıkları Avrupa, Odatv
tutuklamaları için ayağa kalkarken, “bak şu ülke de gazetecileri hapse atıyor”
diye haberler, makaleler yazdılar.
Bize “talimatla gazetecilik”
yapıyor diye iftira atıp, kendileri polisin yazdığı sızdırma haber metinlerini
copy-paste edip utanmadan “özel haber” diye sayfalarına taşıdılar.
Ne tecavüzcülüğümüz, ne
bombacılığımız, ne silahlı örgüt üyeliğimiz kaldı Cemaat’in medyasında…
Türkiye tarihinin en ağır linç
kampanyalarından birini yürüttüler.
Biz komployu ortaya koydukça,
onlar “şakirt polis ne diyor”a baktılar.
Görmezden geldiler
savunmalarımızı, davayı nasıl çökerttiğimizi, hatta tahliyelerimizi.
Şimdi…
Basın özgürlüğünden dem
vuruyorlar.
Samimi değiller.
Sahte bu “etik” ve “gazetecilik
aşkı” feryatları.
Cemaat medyasının gazetecilik
konusunda sicilinin hiç de temiz olmadığını hafızamızdan ve arşivlerden
silemezler. İşte bakın aşağıdaki sözde haberi / listeyi tam sayfa Zaman’da
yayınlamışlardı.
Tutuklu gazetecilerin aslında
“terörist” olduğunu, bakın nasıl kanıtlama gayretine soyunmuşlardı:
Sözün özü:
Unutturamazsınız.
0 comments
Write Down Your Responses