Medya Cübbeli Ahmet'i tartışıyor








Cübbeli Ahmet Hoca olarak bilinen, İsmailağa cemaatinin önde gelen isimlerinden olan Ahmet Mahmut Ünlü Hürriyet gazetesinden İzzet Çapa'ya bir röportaj verdi.


Röportajında eşcinsellikle ilgili açıklamalar da yapan Cübbeli Ahmet Hoca, "Eşcinseller yaptıklarının günah olduğunu bilerek yaparlarsa, imandan çıkmazlar. Bu da onların Müslümanlıklarını muhafaza etmelerini sağlar. Bunu da yapmazlarsa vay hallerine." dedi.
Aynı gün kendilerini "Müslüman eşcinseller" olarak tanımlayan, "Meşcid derneği" üyeleri Cumhuriyet gazetesinden Esra Açıkgöz’e konuştu.
Türkiye’deki tabulardan, baskılardan bahseden grup üyeleri röportaj sırasında sıradışı bir açıklamada bulunan grup üyeleri ‘Türkiye’deki dindar cemaatler aslında gizli eşcinseldir’ dedi.
Cübbeli Ahmet Hoca'nın röportajından ilgili bölüm şöyle:
'EŞCİNSELLİĞİN GÜNAHI ZİNA KADAR AĞIR DEĞİL'
- İslamiyet’in ameliyatla cinsiyet değiştirmeye bakışı nedir?
- Bir kadında erkeklik hormonu veya bir erkekte kadınlık hormonu ağır basıyorsa ve bu durum yapılan tıbbi testler sonucu kesinlik kazanmışsa, fıkıha göre hangi taraf ağır basıyorsa ameliyat olup o cinsiyette devam etmesi caizdir.
- Geçtiğimiz aylarda ünlü oyuncu Nil Erkoçlar da ameliyatla erkek olma kararı alıp adını Rüzgar olarak değiştirdi...
- Rüzgar’ı tanımıyorum ama böyle kişiler ameliyat olmasa azap içinde yaşayacaktır. İslam, Kuran “İki arada bir derede can çekişeceksin” der mi hiç?
- Peki ya eşcinseller?
- Eşcinsellik zina değildir çünkü zina olması için kadın tenasül huzurunda olmak gerekir. Tıpkı zina gibi günahtır ama zinanın günahı daha ağırdır, recme kadar gider.
- O neden?
- Zinada soyu karıştırmak ve bozmak meselesi söz konusudur. Eskiden şimdiki gibi tahliller yokken başkasından olan çocuğu kocasına sanki adamın kendi çocuğuymuş gibi yutturan kadınlar bile olmuştur.
- Eşcinseller günahkar mıdır peki?
- Kimse kimseye kafir veya günahkar diyemez. Eşcinseller yaptıklarının günah olduğunu bilerek yaparlarsa, imandan çıkmazlar. Bu da onların Müslümanlıklarını muhafaza etmelerini sağlar. Bunu da yapmazlarsa vay hallerine."
Kendilerini Müslüman eşcinseller olarak tanımlayan, Meşcid derneği üyeleri Cumhuriyet gazetesine yaptığı açıklamalar ise şöyle:
"Cinsel kimliğinizi ne zaman keşfettiniz?
Cem: Üniversitede… Hocalarıma danıştım. Bununla yaşamayacağıma karar verdim. Buna alış, bu senin kimliğin, diyen bir anlayış var. Ama benim bir yanımda da erkek olma arzusu var. Dolayısıyla bir çatışma hali. Benim de kız arkadaşım, sevgilim olsun istiyorum. Öte yandan da eğilimim erkeklere…
Mustafa: Bir eğilim hissediyorsun, ama böyle bir şey olsun istemiyorsun. Ben de farklı bir yolun olması lazım, diye arayışa girdim. Bu işle ilgilenen çok az insan var. Olanlar da eşcinsel yaşamı benimseyen insanlar. Bunun alternatifinin olduğunu kimse bilmiyor.
Cem: LGBT örgütlerinin “özgürlük” propagandaları nedeniyle bizim sesimiz duyulmuyor.
Çünkü yoğun bir toplumsal baskı var. Mesela siz hiç eşcinsel kimliğinizi kabullenip yaşadınız mı?
Cem: Belki benim kimliğimdir, bununla yaşamaya çalışayım diye aklımızdan geçmedi değil tabii ki. Alışma sürecinde görüyorsun çok sancılı, depresyona giriyorsun. Karşına bir erkek çıkıyor, ona hayran oluyorsun. Bakıyorsun sokakta bir kız-erkekle elini tutup dolaşıyor. O zaman benim niye sevgilim yok, sokakta ben niye birinin elini tutamıyorum, madem alıştım, madem eşcinselim o zaman bir erkeğin elini tutup dolaşmak isterim. Bu olamaz bu toplumda, daha doğrusu hiçbir yerde.
Mustafa: Katı bir görüşümüz yok, bütün eşcinseller düzeltilmeli demiyoruz biz. İsteyen benimser, istediği gibi bir hayat yaşar, o onun tercihi.
Cem: Ama isteyen tedavi edilmeli.
Mustafa: Zamanında Amerika’da yapılmış, zorla tedavi, elektroşok denenmiş, işkence yapılmış. Biz onu savunmuyoruz tabii ki. Eğer öyle hislere sahipse nasıl isterse yaşasın insanlar. Ama biz de düzeltilmek istiyoruz.
“Düzeltilmek”, “tedavi edilmek”… “Eşcinsel duyguları taşıyan” bir birey olarak bu söylemlerinizle nefret suçlarını körüklediğinizi düşünmüyor musunuz?
Mustafa: Hasta demeyelim, danışan diyelim o zaman. Hasta kelimesine takılmayalım.
Emre: Ben eşcinsel duyguları hissedebilirim, bu benim elimde değil, kabul ediyorum. Benim eşcinsel yaşamım oldu. Bundan rahatsızlık duydum ama.
Mustafa: Biz aslında kimseye karşı bir şey söylemiyoruz. Hayatta hiçbir bilimsel bilginin sonsuza kadar kesinliği olmadığını, mutlaka bir yerden sonra farklı bir söylem geldiğini, bildiğimiz doğruların yanlış olduğunun ortaya çıkabildiğini söylüyoruz.
Peki gelelim adınızdaki Müslümanlık vurgusuna…
Mustafa: Müslümanlıkla eşcinsellik yan yana getirilmeyen iki kavram ya, Müslüman olan eşcinsel olmazmış gibi, tamamen görmezden gelinen bir durum. Eşcinsel olan herkes Müslüman hassasiyetlerini yitirmiş gibi bakılıyor, buna inat olsun diye de adımızı böyle koyduk.
Emre: Dini cemaatlerin uydurduğu saçma sapan söylemlerin yanlışlığını da göstermek istedik. Bizde bu çıkmaz, şu çıkmaz, ne demek? Bunlar konuşulmadığı için toplumda baskılar oluşuyor. Türkiye’deki dindar cemaatler aslında gizli eşcinseldir. Sahtekâr, üçkâğıtçı ve dolandırıcıdırlar bu konuda. Türkiye’de bunları da konuşamıyoruz, iktidar partisinden dolayı bir baskı var. Bir kısmımız onların içinde bulunup çıktı. Türkiye’de cemaatlerin gizli eşcinselliğin kamuflesi olduğunu söylüyoruz. Bu bizim manifestomuzun maddelerinden biri. Aslında kadına karşı şiddetin bu kadar artmasının nedeninde bile, bu bastırılmış duygular yatıyor.
Mustafa: Dini cemaatler bunu sapkınlık olarak görüyorlar. Anlattığında, nasıl kurtulabilirim, dediğinde, günde yüz tane tespih çek, sabret kardeşim, diyorlar. Bu bir yardım sağlamıyor ki kişiye. Bu kadar bununla ilgili bilgi çünkü. Bu nedenle terapinin önemli olduğunu düşünüyoruz.


,

0 comments

Write Down Your Responses

About Me

Powered by Blogger.

Blog Archive